kısacık konuşmalar
tahta bir masanın çentikleri gibi acıtmaktaydı ruhumu.
artık kurumuş bir emme basma tulumba gibi beyhude inlerken,
gözlerimin önünde çam kokulu ilk gençliğim.
ısırgan otlarını yangısı an be an artmakta.
ben çaresiz...
ve sebebsiz...
ellerimi sıkan küçük bir çocuk olduğuma.
saçlarımın tozlu kaşlarımın yanmış olduğuna,
karnımı ağrıtan bir yılan yutmuş olduğuma,
aziz fikirlerin piştiğine,
inanamıyordum artık.
///
ah ne çok kandırıyor insan kendini...
haktan nuri
24/11/2010