...

Verba volant, scripta manent

20 Ocak 2012 Cuma

kedili kız

herhalde kırmızı idi bisikleti.
o kadar neşeli idi başka renk olamaz.

bir verendanın solgun küpeştesinde,
elinde cam şişeli bir gazozla,
uzun ve beyaz bacakları vardı,
ilk kez onda gördüm dizin arkasını.

sırtını dayadığı duvar,
önünden ayrılmayan kediler,
akşam üstü belki görürüm diye koştuğum yollar,
hep aklımda.

sessiz olduğunu düşünürdüm,
dişini göstermeden güldüğünü,
pileli eteğinin buruşmadığını,
beyaz yakalı kazağın sıkmadığını,
doğruca eve geldiğini,
kimseyle konuşmadığını,
düşünürdüm işte.
hatta inanırdım.

beni bildiğini,
gitmezsem üzüleceğini,
bunu bile düşünürdüm.

mühim adam olmalıydı babası.
kudretli, müdür ya.
muhakkak okumuş kadındı annesi,
her akşam saçlarını tarardı illaki.
şöförlü arabayla mı giderdi ki okula,
ayakkabıları çamur olmaz mıydı,
zannımca hasta bile olmazdı,
öyle güzeldi.
elleri ve parmakları için şiirler yazılabilecek kadar güzel.

konuşsaydık sesinde ne hoşluklar bulurdum kimbilir,
ama hiç duyamadım.
hatta hiç dönüpte bakmadı bile bana.
önümde yürüdü birkaç defa,
pek yakın sayılmazdık ama olsun aynı taşlara bastım incitmeden,
aynı bulutların altında.

tutsam kırılır mıydı?
konuşsam korkar gözleri dolar kaçar mıydı?
hiç bilemedim.

hep duvarın dışında bekledim.
ne geçilebilecek kadar alçak,
ne görülmeyecek kadar yüksek.
ama bir duvarın dışında...


herhalde kırmızı idi bisikleti.
o kadar güzeldi ki başka renk olamaz...

haktan nuri