Sade suya tirit
Bunca zaman sonra yine burada olmak durdu ve düşündü
bir dakika içinde sanki bir hanayın serin ve sessiz kucağı gibi ama anca bir katırın çift boğumlu Çerçi heybesiyle geçebileceği genişlikteki bu sokakcıklarda kaybolmak isterdi
Keşke dedi keşke Antebe hiç dönmeseydim
İlk başta çok sevimli bir fikirdi tüm popüler fikirler gibi
isim konarak başlamıştı her şey
madem hem eli aş tutuyor hem eli boya kavanozundan çıkmıyor
hem her şeyden uzak hem her şeye yakın olmak istiyor
işte demişti kendi kendine bu tam bana göre
Bu gecenin sabahında ona hep alıştığı içten içe benimsediği adetlerin ve taşra yavaşlığının miyadını dolduracak bir payitaht esintisi ile pekçok davetlinin basının televizyonların şaşırtıcı övgülerine mazhar olan bir iş yapacaktı
Bildiğiniz bir sergi açılışı
Toplamı 19 eser
her birinin altında birer cümlelik aforizma birer vesikalık fotoğraf
yere atılmış birer çiçek
Uzakta geçen 19 mutlu ya da mutsuz yıl
Annesi çok güzel bir kadındı öyle hatırlıyor maharetli bereketli ve lezzetli bir eli vardı
Lakin babası her dem kendi annesinin daha güzel yemek yaptığını iddia eder biraz da istihza ile
Bakalım bu akşam hangi sade suya tirit var derdi
Annesi ellerini saklar ve susardı
Ellerine baktı
beni nereden nereye sürüklediniz.
Camekandaki afişe baktı
İlk el çizimlerinde ne kadar acemiymişim.
çeşit çeşit parmaklar
şekil şekil eller çizmişti bunca zaman ve şimdi sergisinin afişinde onu seyre durmuşlardı
bu el çizimleri patates baskısı yapar gibi bir kolajla sergisinin adı olmuş en ucunda Şehriban mahlası ile birleşmişti
hayat seçeneklerden oluşur ekseri de ihmal edilen ihtimallerden değil mi?
nesebi kuru dul bir kadın vasfıyla memleketinde aman o da neymiş resimmiş dedikleri bir sergi açmak veyahut iki elini yanlarına açıp bu daracık sokakta yürüyüp geçmişinde kaybolmak.
Al sana seçenek dedi
Dudaklarını isirarak …