...

Verba volant, scripta manent

7 Kasım 2014 Cuma

El-Aksa

Ah taşların havada durduğu şehir,
Ah duvarları cinlerden miras şehir,
Ah altından yorganları ışıyan şehir,
Ah semaya merdiveni uzanan şehir,
Ah damla damla hüzün kanatan şehir,
Ah ezanları kıblesiz kalmış şehir,
Ah güneşi bin yerde ağlayan şehir,
Ah Kudüs...

Orada olmalıyım 
Orada olmalıydım
Orada olmalıydık. 
Orayla istikamet bulduk. 
Yitirmemeye ahd olsun. 

9 Eylül 2014 Salı

Karar

Yaşlı ve çirkinim. 
Tek varlığım işte bu
Eskimiş ceketim. 

Korkuyorum
Ölmekten artık korkuyorum. 

Genç ve güzel bir kadın sevdim. 
Kanını yüzüme gözüme sürdüm. 
Her gece saçından bir perçem keseceğim. 
Sonra sabah doğunca yutacağım. 
Biline...

Karnımda ağacı büyüyecek 
Ölmeden kendimi kusacağım. 

Korkuyorum çünkü ben
Ölmekten. 

Kim inanır buna
Ben öleceğim ve tek varlığım 
Eskimiş bir ceket kalacak 
Genç ve güzel bir kadının omuzlarında. 
Belki biraz da kokum
Beni çok seven eşimin ruhunda. 

Karar
Evet...



15 Ağustos 2014 Cuma

siz

An itibariyle sis sokuldu sokuldu.
hayatıma giren felaketler gibi yüzsüz ve arsız,
bir lağım faresi gibi güçlü ve umarsız.
An itibariyle karsı yakanın ışıkları silindi silindi.
evsiz bir yetim gibi yalnız ve çaresiz,
son deminde bir mum gibi güçsüz ve imdatsız.
İstanbul saklandı benden,
bilsem neden...



Şimdi işte tam şimdi nefesim tükenmişken bir meleğin busesiyle sevdaya geri döndüm.
beyhude imiş bugünkü yalnızlık hissim.
Var imişim,
üstelik varlığım biliniyor imiş.
fallar yalancı,eller hilekar,gözler sahtekar imiş.
Ben var imişim.


Bu gece saat dörtte beni bir saat geri al.
tüm yitirilmişliklere inat olmayan ömrüme o sevdayı geri koy.
söz sana bile söylemem,sabah ilk vapurla giderim kalbinden...


neşeyle koşarken ayakların yere basmadan hatta aklında bir karış havada kolların açık olur sanki tüm gelip geçeni kucaklayabilecekmişsin gibi..
birden daha yolun bittiğini farkedemeden yüzün çarpar duvara...
o duvarın buz gibi gri donuk yüzü, çirkin pürüzlü bir elden kalkmış tokat gibi çarpar yüzüne.
işte bu duvara herkes hakikat diyor sanırım...



 aşk da sofuluk gibidir geç gelir.kapısız kalelerde zırhla oturmak için...


 O Fortuna, velut luna, statu variabilis...


papatya toplamalıyım yollardan.
kimsenin dikkat etmediği mühimsemediği boynu bükük olanlardan.
ölmeden renkleri,solmadan nefesleri,yetiştirmeliyim maksuduma,
ellerimin ölümü bulaşmadan daha...


Siz
bunları haketmediniz...


25 Temmuz 2014 Cuma

ütopik

ağır bir sözcük.
herşeyi yutan kara bir delik gibi.
evveliyatı da var üstelik.
dağınık zamanları,
aydınlık günleri,
ateşten heybeti,
kendini yiyip bitirdiği demleri,
hep olmuş gibi,
mazi bu yalan söylemez ki.
yanlı hatırlanabilir,
çok zorlarsan o da belki.

bir ıslık tutturdum korku üşüştü,
zıplaya hoplaya çorabım düştü,

kalabalıklar geldi üzerime dilim sürçtü,
bu geleceğe matuf son görüştü.

uzak ve unutulmuş bir öğleüstü,
sebebini bilmeden içime bir kor düştü.
ne de olsa.
ütopik ağır bir sözcüktü...


18 Temmuz 2014 Cuma

Atıf

mevsim yaz.
"içimi üşüten bir vahşet"

masmavi bir deniz.
"kruvazörleriyle kirletilmiş"

pırıltılı kumlar.
"pis müslüman kanı akmış"

sportif ve enerjik bir vücut.
"bir şarapnelle belinden kırılmış"

modaya uygun giysiler.
"hala yamalı ama artık temiz değil"

mutluluk budur işte.
"mutluluk bu mu işte?"




Palestine

17 Temmuz 2014 Perşembe

tuz

insan,
kanı akar,
kurur,
tuz kalır.

kalbin şifası sudur...

kum da akar,
tozar,
pus kalır.

ruhun şifası nurdur...

zaman dahi akar,
yakar,
iz kalır.

aşkın devası yoktur...



pes etmek yok...

9 Temmuz 2014 Çarşamba

ilaç

sakın.
şeytandan sakın.

sakin,
ol demiştim.

haluk öldü.
bilirsin.

acı tadı silebilirsin.
tadı acı iyi bilesin...

ellerim kekik kokuyor.


23 Haziran 2014 Pazartesi

sen/siz/lik

sen
çok arayacaksın o kadını.
eğer idrak eder/
sen.

 4:49 evet saat tam o saatde
sülfür kokulu yabancı tende,
unutmaya (kirletmeye) çalıştığın
o kadını.
istediğin kadar yıka,yıka,yıkan,
kırk hamamda kırk gün yıkan.
iffetini hiç ettiy/
sen.
belki idrak eder/
sen.
ömrünce seni koruyacak rehberini,
zorken çok seveni
gömdüy/
sen.

nasıl arayacaksın nasıl,
bir bil/
sen...


yas tutmanın herkese göre farklı oluşu

21 Haziran 2014 Cumartesi

TRAP

fısıltıyla söylendi,
nadirmiş,aslında fenomen,
eskiden olsa kalpsiz cin dölü derlerdi.

bir ayağım belirgin,bir de zıt elim.
sarılmak ister gibi açılmış herşeyim.
ağzım yüzüm yok ki,
hiç görmedim/duymadım,tatmadım/koklamadım.
nasıl sesleneyim.
tüm cihanda otuzbeş kere milyon nefiste birim.
şüphe yok olmayan/atmayan kalbime rağmen,
sevebilirim...

çırpınışımı moderen aletinle duyamazsın doktor,
kalbimin yerini bilemezsin.

ömrünü benim için tüketen: kötülük ikizim.
tüm anomalik deliliklerimi bekledin de görmedin.

fısıltıyla söyle,
bulantı geçermiş,içi kazınan bir rahim.
boşluğu geçmezmiş,hiç olmayan kalbin.


20 Haziran 2014 Cuma

Kalk

Ey kadın
Kalk göğsümün üstünden.
Nefes alayım. 

Ağzımdaki kuruluğu,
Beceriksizliğime.
Uslanmayan nabzımı,
Bir kaybeden olmama ver. 

Yalanlarımı beyaz önlük korkumla,
Topla çıkar. 
Nefes alamıyorum sensiz. 
Beynimde bir tümör olsun,
Benim ol. 

Düşünmeliyim...
Neyi?

Ey kadın
Bırak kalbimi. 
Son nefesimi ağzından alayım. 
Say nabzı,
Kokla beni,
Nefesini alayım. 


evim olsun



14 Haziran 2014 Cumartesi

rüyya

küntü kenzen mahfiyyen
كنت كنزا مخفيا أنا

sarı bir şey idi.
her sarı şey gibi,
sıcak ve koruyucu.

ateş dolu başaklar,
alev yangısı çiçekler,
kor taşlar gibi,
gözümü aldı,
bakamadım.

bir kumsaldı yürüdüm.
bitimsiz bir çölde değil.
serap telaşesi hiç değil.
derya kokulu nefesinde.

gözüm kamaştı,
bakamadım.

şartolsun demiştim.
göremedim rüyya bile.
oysa sen,
uykunda,
adımı söylemiştin...

bildim...




3 Haziran 2014 Salı

O

O kadın beni artık sevmiyormuş. 
Olsun. 
Sokağımdan geçmiyormuş. 
Olsun. 
Beni düşüncesinden uzaklaştırıyormuş. 
Olsun. 
İster tan eyliyor, ister ram oluyormuş. 
Olsun. 
Hatta hatta artık hiç özlemiyormuş. 

Peki öyle olsun. 

O kadın ne isterse yapsın. 
Canı sağolsun. 

Benim sevdiğim,
Benim gözümün nuru,
Sensin. 
"O" degil. 

Bu da benim ahdim olsun

30 Mayıs 2014 Cuma

üryan

Abba, Father, Yahweh Yireh,
you sent manna in the wilderness,
dispatched ravens to feed Elijah,
replenished the widow's flour and oil,
fed bread and water to Elijah at Horeb,
and multiplied the loaves and fishes by the lake.
You have done as much for me, time after time.


ne güzel gülüyorsun.
bir incir ağacının yapraklarına saklanmışcasına,
ağzın yüzün şerbet olmuşcasına.

ta ki sesimi duyana,
beni zamana havale edene kadar...

ne güzel seviyorsun.
pergel bacaklarımdan kum balığı gibi kaçarcasına,
cuma suresini okurcasına.

seni özledim dedim ya,
utandım sonra.

özlemek hakkımdı oysa...

kör bir kız gördüm,
ya yedi belki sekiz yaşında.
niçin o kadar güzel giyinir ama bir kız,
kimin için saçları hem taralı hem örülü.
hiç aynaya bakar mı yalnız iken,
birer kara çukurda birer kara göz belirir mi?

kulaklarına kirazdan küpe takmıştım sevgili,
bağda mevsimi gelmiş dalı dolmuştu.
biri senin bir benimdi,
yiyemedim sen olmayınca.

özlemek hakkımdı oysa...

ne güzel gülüyorsun,
uykunda,
ne güzel seviyorsun...









26 Mayıs 2014 Pazartesi

Manolya

Yeşil bir yer.
Deniz de var sessiz sedasız.
Hem uzak hem yakın,
Rıhtımın paslı zincirleri boylu boyunca.
Beyaz bir kelebek var,
Onu kovalayan da alaca bir kedi.
Ve mekanik ayaklar,
Kimi düz kimi tekerlekli.
Beyaz her şey,
Ama kireç beyazı.
Adı alçı tadı acı.
Garip bir kuş var ısrarla çığıran,
Hem şatafatlı hem eskimiş zamandan kalan.

Ve ah o manolya ağacı, 
Heybetli ve orta yerde.
Tek bir çiçeği kalmış taa tepede,
Çınarları servileri kıskandıran.

Ben tüm bunları niçin gördüm sevgili
Ağlamak için mi?

"Acı çekiyor gibi olmak için", dedin
Bildin. 





22 Mayıs 2014 Perşembe

giysi

Sen egosunu şişirmeye çalışan, insanların duygularıyla oynayan, yalancı, kötü ve çirkin bir yaratıksın. 

SEN DÜŞÜNCESİNDEN, NEFRETİMDEN, ÖFKEMDEN KURTULABİLMEK ADINA ...

Und Nietzsche weinte



bugün sen giydirdin beni,
baştan aşşağı.
dün de sen yıkamıştın,
akşam vakti eve gelince.
arpa boyu deyip traş etmiştin,
nazikçe.
küçük havluyla kurulanmama burulup,
tedirgin olmuştun üşümemden.
saçlarımı kontrol etmiştin,
severken başımı gizlice.
usul usul yatırmıştın da beni.
gece uyanıp terimi silmiş,
pijama ceketimi değiştirmiştin.
yenisi sıcaktı ürpermemiştim.
bana bakarken bulmuştum seni,
uyur uyanık sokulduğumda.
karanlıkta bile aşkın ışıldıyordu,
kara gözlerinde içtenlikle.
ezanda uyanıp,
artık ihtiyar bir erkek olduğumla yüzleştiğimde,
görmedim ama eminim yine de,
yatakta dikilip dönmemi bekledin
öylece.

saran çamaşırlar,
kavisli ayakkabılarla,
yapışan pantollar,
renkli kazaklarla,
bugün sen giydirdin beni,
baştan aşşağı.

bugün hala seviyorsun beni,
"mineʼl-bâb ileʼl- mihrâb"
yarına da amenna...
(değil mi?)

18 Mayıs 2014 Pazar

acz

Seçkin Bir kimse değilim  
.... 
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme


aşkı sende öğrendim.
unutmama müsaade etme.
ey gözümün nuru
beni ziyan etme

15 Mayıs 2014 Perşembe

sürur

"yep mummy there's no cleid up in the sky"

bıktım yoruldum hüzünden.
azıcık sana ihtiyacım var...
gözün değsin kuyumuma,
huzurla uyanasım var...

sen sevgili,
bunu bilesim var...



she comes back to tell me she's gone 
as if i didn't know that 
as if i didn't know my own bed 
as if i'd never noticed 
the way she brushed her hair from her forehead 
and she said losing love 
is like a window in your heart 
everybody sees you're blown apart 
everybody sees the wind blow 



graceland

9 Mayıs 2014 Cuma

bitti

Bugün bitti.
Bugün hayatımda kimse kalmadı.
Bugün sen bittin.
Bugün ben bittim.
Bugün hayatım bitti.

Bugün hayatımda sen kalmadın.
Bugün dünya alem söndü.
Baktım ki dışarı içimin zifir karanlığından fark edememişim,
Gün bitmiş gece gelmiş.
Anlasana bugün bitmiş...
Günüm bitmiş.

Sebep ben.
Sonuç ben.

Yapmamalıydım bu hatayı
Bile isteye
Yineleye yineleye.
Sevmeyecektim bir daha asla.
Bitmeyecektim böyle.
Akşamın sefasını sürecektim biteviye.
Bile istiye...



نُّورٌ عَلَى نُورٍ

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Susamış

Ne kadar bir ihtimal senin bu yoldan geçmen?

Ne kadar bir ihtimal senin buraya gelmen?

Bunca İstanbul varken...

Kuşatmışken seni üstelik.
Boğaz ayak parmacıklarına aşina akıp giderken,
Bahar sarmış sarmalamışken bağını bahçeni.
O tüy rengi bulutlar tül gibi uçuşurken,
Bir de ötücü kuş musallatken ezan vakiti uykuna.

Hangi ihtimal kalır geriye ki,
Senin bir su gibi yukardan akıvericeğine.
Önümden yavaşça...

Bu şatafatlı İstanbul kesmişken yolları,
Hangi tan edilmesi yasak felek kalır ki beriye?

Ne bilir ki insan tüm ömrünce?
Beklemek kalmışken bir hasetten sebep bakiye.


Ne öğrenir ki insan tüm hissinde?
Sonsuz bir İstanbul yenerken beni 
eze eze,
Ve korurken, ya da sarhoş ederken ruhunu 
bile bile.

Susadın mı İstanbul söyle?
Yeminime...

"su gibi kanım aksın"



2 Mayıs 2014 Cuma

koku

herşey unutuluyor.
"koku hariç."

hayat devam ediyormuş.
"koku hariç."

bir hevenk muz gibi,
bir salkım üzüm gibi,
ada yolunda hanımeli dalları
tepedeki ıhlamur ağacı
çeşmenin az ilerisindeki çamur
boyunca yarılmış aşıdaki sütleğen
kedinin nefesi
mermerin tozu
kaynağın isi
şerarenin kozu
meşenin közü
ruhumun özü,
hala sen kokarken.

hayat devam ediyormuş.
"kokun hariç."

hiçbirşey unutulmuyor.
kokun dahil...



25 Nisan 2014 Cuma

Bayan

Bir gün anlayacaksın.
Geç bir saatte ya da. 
O çok beğendiğim on şey,
Seni çoktan terkettiğinde. 

Hani gözler hani gözler diyeceksin,
Ve yine yanılacaksın. 
Nece ısrar etsen de,
Nice aydınlık aynalara süzsen de,
Ilahi meyve namlı gözlerin,
Ilk terkeden olmuş bile haniden,
Anlayacaksın. 

Sana iyi misin diye soran bile,
Olmayacak,olmayacak.

Benim gibi seven bulamazsın,
Felek çizginde bulunmayacak. 
Adın dualara yazılmayacak,
Ağaçlara kazınmayacak. 
Çığlık çığlık fısıldanmayacak. 
Adın artık heyecanla ve tutkuyla
Bir daha anılmayacak. 

Sana iyi misin diye soran olmayacak. 

Seni benim gibi seven 
İşte o hiç...



10 Nisan 2014 Perşembe

hiç

hiç uğruna gidişin.
madem öyle şunu da bilesin.

hatıramda hayalini kirletecek yok birşey
işte hiç böyle birşey.

hasretimde hayalin istediğim tekşey
işte hep böyle birşey.

nur kirlenmez,
kör eder ancak.
bu da öyle birşey..



Happy wife is happy life. 

26 Mart 2014 Çarşamba

kuşluk



yanlış bilinir
.....

mavi...




kuş olsa gönlüm
koşsa,uçsa,çırpınsa,soluksuz kalsa.
senin için olsa bunlar.
sen olsa.
hayat sen olsa.
ölmesem bir daha.
ben hala kötü sen hala karışık.
ölmesek bir daha
kuş olmasa.
kuş zamanı
kuşluk vakti.
uyuyalım son/defa
herdefa ...


20 Mart 2014 Perşembe

Nur

Bir deniz kesilen gözlerimin kıyısında
bir aşk ovasını görmüştün hani;
safran dallarıyla, ağustos gülleriyle sarmaşdolaş.
Bunu unutma, hatırla ama.

hz. Mevlana


 i polis tha se akoulouthi

yanlış biliniyor
hayat ve ölüm.
aşka sıra gelmiyor
gömün beni gömün...



14 Ocak 2014 Salı

zeytin ve incir

zeytinin suyu var
"acı"
incirin sütü
"acı"
gözümün yaşı var
gönlümün yası
ah ruhumun nuru
sen
hiç gitme
hep kal

11 Ocak 2014 Cumartesi

nur-u nisa




yalnız ona yar demiştik
onda bir şey var demiştik
o bizi anlar demiştik
böyleymiş kara yazımız. 





gün karardı, gece de
bu ne sebepsiz bilmece.
sözümün prangasında 
ses/siz emin işkence.. 

jesus left Birmingham

6 Ocak 2014 Pazartesi

sitayiş


ashes to ashes


siz şapkalı baylar,
siz elleri yumuşak bayanlar,
nereye yakınsınız, ben kendime bile uzak iken?

sitayiş zehirlidir.

"siz uzaktan ne anlarsınız bayım,
 yakını hiç bilmezken.
 şapkanızın içinden çıkan sihir hep gurbetken.
 oysa anayurttur aşk.
 -bir kalpte sevinçli bir toprak parçası-
 her daim açan güllerin goncası..."

sitayiş zehirlidir.

bilmeli insan kendini.
arasıra içini ellemeli.
soyunup taşlarda  yatmalı.
ağlarken yalandan dövmeler belirmeli kaşıyamadığı yerlerinde,
adresini unutmalı yeminler içerken.
biri ona bayım desin diye beklemeli hayatı boyunca.
ölüsünü yakmaktan vazgeçmemeli asla,
en fazla küllerini gömmeli ağıtlarla.
Hırvat bağı takmalı,Toulon suyu içmeli,süngerle yıkanmalı.
aramak için kendini gurbet toprağında.
bulup bilmeli.
kendini...

sitayiş zehirlidir.

Haktan Nuri.