Ne kadar bir ihtimal senin buraya gelmen?
Bunca İstanbul varken...
Kuşatmışken seni üstelik.
Boğaz ayak parmacıklarına aşina akıp giderken,
Bahar sarmış sarmalamışken bağını bahçeni.
O tüy rengi bulutlar tül gibi uçuşurken,
Bir de ötücü kuş musallatken ezan vakiti uykuna.
Hangi ihtimal kalır geriye ki,
Senin bir su gibi yukardan akıvericeğine.
Önümden yavaşça...
Bu şatafatlı İstanbul kesmişken yolları,
Hangi tan edilmesi yasak felek kalır ki beriye?
Ne bilir ki insan tüm ömrünce?
Beklemek kalmışken bir hasetten sebep bakiye.
Ne öğrenir ki insan tüm hissinde?
Sonsuz bir İstanbul yenerken beni
eze eze,
Ve korurken, ya da sarhoş ederken ruhunu
Ve korurken, ya da sarhoş ederken ruhunu
bile bile.
Susadın mı İstanbul söyle?
Yeminime...
"su gibi kanım aksın"
Susadın mı İstanbul söyle?
Yeminime...
"su gibi kanım aksın"