...

Verba volant, scripta manent

15 Temmuz 2025 Salı

Sene-i-devriye

 Siz 

Siz babamı tanır mısınız efendiler 

Bildiniz mi , duydunuz mu?

Hiç ağzınıza bir yudum tatlı verdi mi?


Cuma namazından sonra 

Bir garibana nasip gömlek ile gelip

Siğilinizi okuttunuz mu?

Konuştukça ağzınız açık dinlediniz mi?

Hiç farketmediğiniz günahlarınızdan bahisle

Usul usul dersinizi alırken. 


Mermer tezgahta önlükle hamur açarken 

Tezgahta çift kefeli terazide börek satarken

Taşbaşı’nda hızla yürürken görüp 

Kahramanınız bildiniz mi?

(Ben bildim.)

“Size bir ihale dönüşü çukilota getirdi mi?”


Kütahya’lı olduğundan bahsetti mi,

Ya da 

Yukarı mahalleli akrabalar gelince. 

Her gün her hafta her ay her yıl

Ama illa gelen 

Meczubundan şöhretlisine 

Sabisinden acuzesine

Dostlarını bildiniz mi?


Her yetim kızın çeyizinde bir iğnesi 

Her öksüz oğlanın saçında parmağı

Her hayır gayretinde çivisi vardır 

Ama işte bunu pek bilemezsiniz ki. 


Çocuğunuzu işe koydu mu, 

Derdinizi çözdü mü,

Ya da barıştırdı mı sizi

Uzun uzun dinleyip tek cümleyle. 


Her gelene kefil, her zordakine cömert 

Her hastaya tabib, her talebeye yurt da 

Oldu. 



Arkasında cemaat oldunuz mu

Size “bir Aşr oku ihvanım” dedi mi?


Çünkü babam diye değil inanın , 

Bir başka idi. 

Has bir adam, kavi bir inanan, 

Kati bir yaşayan idi. 

Şükrederdi. 


Derviş idi. 


Durup düşündüm de

Kimlerin kimlerin babası ölmüş bunca zaman 

Vakıa babam göçeli de bir üç sene dolmuş. 

İstediği kadar da sübjektif olsun

Bana çok ama çok zor geldi. 


Efendiler, 

Sanki bir benim babam 

Öldü. 

8 Mayıs 2025 Perşembe

X



Çok kıymetli terlik. 


X in evinde bir avize vardı. Bir ampulu yanmıyordu. Üstünde küçük abajur kumaşı olan altında porselen çanağında duy olan oldukça eskimiş ve bir kaç ev değiştirmiş onlu bir modeldi. Daha sökerken porselen çanak kırılıp yarısı yere düştü. Gözlerinde beni düşmüş gören alevlerle bana dedi ki “ hiç bilmiyorsun ben onu ilk evime tek lüks eşya olarak almıştım. Oysa sen hem kırıyorsun hem özür bile dilemiyorsun. “ O an içimde telafisi çok zor bir si teli uzun bir titreşimle koptu. Sonra bir müddet düşündüm. Ben sadece ona bir fayda sağlamaya çalışıyordum. Bu bir elektrikçinin elinde de vuku bulabilirdi. Ve ben artık kendimi hep o çanaktan ki “sevinç avizeden takım halinde yenisini bir gün içinde bulup almıştım” daha değersiz hissettim. 

Onunla bağım sınırlı ve maskeli hatta mukavvadan idi. Oysa sana olan sevdam benim için sonbahar meyvası kadar benzersiz ve vazgeçilemez. 

Ve ben tekrar düşünmek kurgulamak tartmak değerlendirmek sınıflandırmak velhasıl aklımla kalbime esvaplar giydirmek istemiyorum. 

Seni yoruyorum ama bazen bana da yorucu geliyor. Huzurla yaşamak istiyorum. Seninle yaşamak istiyorum. 

Not : bildiğim kadına ne zaman döneceksin ?

Monolog

Lütfen beni dinle


Ne şu an doğru ne de artık hiçbir şeyi değiştirmeyecek söylediklerim.

Artık,ne sen dediklerimi duyabilirsin ne ben bunları niçin söylediğimi biliyorum.

Ama kısacık cümlelerle gözyaşlarına boğulmadan bir derdimi anlatmak istiyorum.

Niçin bunca gayret?


Fizikte öğretmişlerdi duvarı ittirmek iş değildir ,hayatta öğrettiler boştur.

Şimdi sana bir şeyler anlatmak ya da bir tek hissi mi söylemek duvarı ittirmek mi?


Bir sokak bankında oturup seni beklediğimden bu güne biriken bir şey olmuş içimde. 

Farketmediğin , hissettirmediğim tek bir şey. 

Ama şimdi dur dedin. 

Yine. 


Kaybettiğimin bakiyesini aldım. 

Babamla karşılaştırdım kendimi, aptallıklarıma bir mecazi intikam planladım. 

Sonra başımı eğip geri döndüm. 

Soğuk bir terleme. 

Korkuyorum geçmişten. 

Neyse,

Dinlemesen de olur…

21 Nisan 2025 Pazartesi

Kıskançlık




Hem onun çorapları renkli dedi

Saçında da kurdele var

Hem annesi her gece öper okşar


Saçını da tarar elbet. 


(kreşendo)


Bit sarsın başını 

Çamur dolsun potinleri 

Oh canıma değsin 

Uçup gitsin kurdelesi. 


 Sade suya tirit


Bunca zaman sonra yine burada olmak durdu ve düşündü

 bir dakika içinde sanki bir hanayın serin ve sessiz kucağı gibi ama anca bir  katırın çift boğumlu Çerçi heybesiyle geçebileceği genişlikteki bu sokakcıklarda kaybolmak isterdi

Keşke dedi keşke Antebe hiç dönmeseydim 


İlk başta çok sevimli bir fikirdi tüm popüler fikirler gibi 

isim konarak başlamıştı her şey 

madem hem eli aş tutuyor hem eli boya kavanozundan çıkmıyor 

hem her şeyden uzak hem her şeye yakın olmak istiyor 

işte demişti kendi kendine bu tam bana göre


Bu gecenin sabahında ona hep alıştığı içten içe benimsediği adetlerin ve taşra yavaşlığının miyadını dolduracak bir payitaht esintisi ile pekçok davetlinin basının televizyonların şaşırtıcı övgülerine mazhar olan bir iş yapacaktı

Bildiğiniz bir sergi açılışı 

Toplamı 19 eser 

her birinin altında birer cümlelik aforizma birer vesikalık fotoğraf 

yere atılmış birer çiçek

Uzakta geçen 19 mutlu ya da mutsuz yıl 


Annesi çok güzel bir kadındı öyle hatırlıyor maharetli bereketli ve lezzetli bir eli vardı

Lakin babası her dem kendi annesinin daha güzel yemek yaptığını iddia eder biraz da istihza ile

Bakalım bu akşam hangi sade suya tirit var derdi

Annesi ellerini saklar ve susardı


Ellerine baktı 

beni nereden nereye sürüklediniz. 

Camekandaki afişe baktı

İlk el çizimlerinde ne kadar acemiymişim.  

çeşit çeşit parmaklar 

şekil şekil eller çizmişti bunca zaman ve şimdi sergisinin afişinde onu seyre durmuşlardı 

bu el çizimleri patates baskısı yapar gibi bir kolajla sergisinin adı olmuş en ucunda Şehriban mahlası ile birleşmişti


hayat seçeneklerden oluşur ekseri de ihmal edilen ihtimallerden değil mi?


nesebi kuru dul bir kadın vasfıyla  memleketinde aman o da neymiş resimmiş dedikleri bir sergi açmak veyahut iki elini yanlarına açıp bu daracık sokakta yürüyüp geçmişinde kaybolmak. 


Al sana seçenek dedi

Dudaklarını isirarak …

Memnu

Tabiat 


Uzun ve yılların hükmünü taşıyan kesme taştan bir koridordan yürüdü. 

Çıktığı meydan sekizgen bir tabana Apolyont tapınaklarından devşirilmiş granit sütunlar üzerine kondurulu vermişcesine planlı ama buna rağmen gelecekten bir haber gibiydi  

Ellerini istemsizce cebine soktu ne aradığını bilmiyordu ne bulduğunu fark edince sanki memnun oldu  tertemiz bir mendil  kırışmamış yorulmamış yıpranmamış tertemiz bir mendil

Kusuru yoktu üzerindeki kan lekesi hariç


Çocuktu kimseyle geçinemezdi arkadaşları akranları değil tabiat idi. 

Ağaçları tanır kuşları bilir toprak altından henüz gün yüzüne çıkmamış her bir çiçeğin doğum sancısını Sezerdi  

Annesinin annesinden gelirmiş bu hal öyle derlerdi

Kız olsa tülbent hakkını ona vereceklermiş ama değildi sanki bunu biliyormuş gibi tülbenti mendile çevirmişti kalbinde ve hep üzerindeydi

Umumiyetle uzun kollu Vatkalı manşetli gömleğin sol üst cebinde 


Neredeyse hiç ağlamadı çocukluğunda neredeyse hiç düşmedi deli deli hiç gülmedi manasızca inatlaşmadı sanki çocuk olmadı

O mu böyle hatırlıyordu yoksa gerçek mi böyleydi kim bilecek 

Bir bayram sabahı düştü dizi kanadı eskiden olsa bundan bir şiir çıkardı ama şimdi bugünlerde buna çocukluk travması deniyor unuttu ama hiç unutamadı o canım mendili kan oluncaya kadar dizine nasıl bastırdığını ucuyla yaradaki taşı toprağı nasıl temizlediğini. Acıdığını unutmak istemedi. 


Nadir olan her şey akılda kalır 

daha nadir olan şeylerse kalpte


Renkli bir odaya girdi o eski binada mevcudiyetine hayret edilecek kadar kumaşlarla tablolarla figürlerle mobilyalarla tıka basa dolu bir odaya

Daha da çok insanlar vardı onu bekleyen bazısı hayran bazısı kıskanç bazısı umursamayan ama bekleyen pek çok rakip ve müşteri veya öğrenci


Büyük ve sahte bir gülümsemeyle

“Selamlar herkese

Ve teşekkürler”


Teşrifatçılar Koşturdu kalabalıkta bir dalgalanma oldu hızlı adımlarla sahneye çıktı ödülünü aldı bu defa hakiki bir gülümsemeyle insanların üzerinden geleceğe baktı. 

Kız olmak isterdi bir gelecekte. 

Tülbent çember sarmak başına 

Uzayan saçlarını taramak 

Ama asla anne olamamak bu bedenle. 

İçini susturdu. 


Hatırlamak acımasız hatırlamak güç iş 

bunu ne kolaylaştırıyor biliyor musunuz

Üstünde kan lekesi olan bir mendil. 

Kendinde kendin olamamak daha da zor iş

Bunu ise hiç bir şey kolaylaştıramıyor 

Biliyor musunuz 

Hiç annelik kanı olamayacak bu mendil.