Siz
Siz babamı tanır mısınız efendiler
Bildiniz mi , duydunuz mu?
Hiç ağzınıza bir yudum tatlı verdi mi?
Cuma namazından sonra
Bir garibana nasip gömlek ile gelip
Siğilinizi okuttunuz mu?
Konuştukça ağzınız açık dinlediniz mi?
Hiç farketmediğiniz günahlarınızdan bahisle
Usul usul dersinizi alırken.
Mermer tezgahta önlükle hamur açarken
Tezgahta çift kefeli terazide börek satarken
Taşbaşı’nda hızla yürürken görüp
Kahramanınız bildiniz mi?
(Ben bildim.)
“Size bir ihale dönüşü çukilota getirdi mi?”
Kütahya’lı olduğundan bahsetti mi,
Ya da
Yukarı mahalleli akrabalar gelince.
Her gün her hafta her ay her yıl
Ama illa gelen
Meczubundan şöhretlisine
Sabisinden acuzesine
Dostlarını bildiniz mi?
Her yetim kızın çeyizinde bir iğnesi
Her öksüz oğlanın saçında parmağı
Her hayır gayretinde çivisi vardır
Ama işte bunu pek bilemezsiniz ki.
Çocuğunuzu işe koydu mu,
Derdinizi çözdü mü,
Ya da barıştırdı mı sizi
Uzun uzun dinleyip tek cümleyle.
Her gelene kefil, her zordakine cömert
Her hastaya tabib, her talebeye yurt da
Oldu.
Arkasında cemaat oldunuz mu
Size “bir Aşr oku ihvanım” dedi mi?
Çünkü babam diye değil inanın ,
Bir başka idi.
Has bir adam, kavi bir inanan,
Kati bir yaşayan idi.
Şükrederdi.
Derviş idi.
Durup düşündüm de
Kimlerin kimlerin babası ölmüş bunca zaman
Vakıa babam göçeli de bir üç sene dolmuş.
İstediği kadar da sübjektif olsun
Bana çok ama çok zor geldi.
Efendiler,
Sanki bir benim babam
Öldü.