...

Verba volant, scripta manent

31 Mart 2012 Cumartesi

zaman

Gönlüm ortaçağ değirmenleri misali,
Ve arzum unutulmuş zaman büyücülerine eş.

Ben mi vakitsiz doğdum,
Yoksa zaman mı yavaş?

haktan nuri ..

 "tempus neminem manet"

29 Mart 2012 Perşembe

cinayet

el fatiha
katilim ben,
sen değil.
katilim ben,ellerim değil.
suskunluğum ve korkaklığım ve şehvetim ve cesaretim azmettirdi.
sen değil.
ayaklarım götürdü,
ellerim direksiyon çevirdi,
naylon paralarım etrafa saçıldı,
beyaz önlükler onaylandı,
odalar açıldı asansörler kapandı.
öpmeye kıyamadığım yanağına fiskeler vuruldu.
hepsi oldu ve ben,
sustum ya işte katil benim,
korktum "yapma diyemedim" ya işte katil benim.
kalabalık girdik azalıp çıktık ya işte katil benim.
şehvetli cesaretim bizi o noktaya getirdi ya işte katil benim.
sen değil.
nasıl suçlayabilirim ki kendimden çok seni,
herkes bilmeli,
katil benim.
KABİL kadar,MUSA kadar,annemin kardeşi kadar,
katilim ben.
yarabbim ne yaptım,
ah ne yaptım ben ?

haktan nuri..
30/07/2011

28 Mart 2012 Çarşamba

bahar

"Olmayan bir yeri bulmak ne mümkün"
Bahar var her yerde,
Kuru dallarda bile.
Müteaddit çıtırtı ile hem de.
Her hayat başlarken yine,
Gelsen arasak o harabeyi birlikte,
Adada siyah sırt çantan yedekte.
Belki yangın hala sönmemiştir
Hem yüreğinde,
Hem
İliona'nın nanasının bağevinde...

haktan nuri..

http://www.youtube.com/watch?v=JVibhfA5jps

22 Mart 2012 Perşembe

Küçük Beyaz Yalanlar/Les Petits Mouchoirs

çok sıcaktı.denizi gördüm.içmek için suyundan,dinden döndüm...

taş duvar

etrafta kimse yoktu.
eski bir taş duvarın içinde hapsolmuş gibiydim.
hatırladığım bir çıkış vardı ama ya çok uzak ya çok zordu.
güneş tepemde,susuzluk bünyemde,
kuruyan gözyaşlarım iz iz hala yanaklarımdaydı.
sanki kimse yoktu.
sen geldin,
ruhuma bir yeşil dal sürdün.
her ümitsizlik kuyuma yetişiyorsun.
sevindiriyorsun.
gitme ne olur.... 

haktan nuri..


"balıklar nereden gelir nereye gider bilirler mi? 
şuursuzca yüzerler... 
işte öyle birşey benimki, 
ışığa yaklaştıkça korkmak, 
daha derinlerde kaybolmaya çalışmak gibi...
ve ışığı hatırladıkça,
aydınlığın huzurunu özlemek, 
çok özlemek gibi... "

 



21 Mart 2012 Çarşamba

güldüğüm zamanlar da vardı..

"Sana gülümseten bir dize göndermek istiyorum
Nedense
Uzun zaman olmuş ayrılalı kelime vagonlarından
Sana gülümseten bir şarkı göndermek istiyorum
Yolunu bulamaz belki diye korkuyorum
Bülbülün yorgun kanatlarından
Sana gülümseten bir resim göndermek istiyorum
Koparmayın diyorlar çiçekleri
O zaman yakala hadi
Sana gülümseten bir düşünce gönderiyorum...
Gülümse..."



Senin adını gördüm ya ağzım kulaklarımda…
Sen beni andın ya her uzvum güler mutlulukla…
Benim gülmemi diledin ya işte kocaman şen bir kahkaha…

haktan nuri..

soru

Benimle evlenirmisin?

"Çok isterdim ama yaşım tutmuyor."

Tamam o halde görüşelim büyüyünce.
Çünkü ben kanundan korkarım.
Ama unutma ayakların sandalyeden yere değince,
İlk öpücük benim hakkım..

haktan nuri..

Şairin ölümü

Dünya en kolay şairin ölümünü unutur.
En çok şairler ölür o sebeble olmalı.
Kısa aralıklarla jimnastik yapar gibi,
Erken ezber eyledikleri ölümleri,
Çoğaldıkça kalabalıklaşır .

Öyle çok ölür ki şair .
Sabahı göremeyen yatalak acuzeler gibi,

Ayakta ölür ki şair.
Her ikindi çatırdayan mail-i-inhidam binalar gibi,

Izdırapla ölür ki şair.
Bir dudak kıvrımında kanayan kalp ağrıları gibi,

Aralıksız ve apansız ölür ki şair.
Korkulardan sığınılan anne emniyeti gibi.

En sonunda:
Saklanır hakikat kağıt gölgesinde,
Ne ecel bulabilir izini ne melekül-mevt,
Ölümle gelen ilham arifesinde…

haktan nuri..

20 Mart 2012 Salı

Ne me quitte pas "MUCİZE"

Özlemlerimin günaşırı çılgınlıklara dönüştüğü zamanlarda,
Sana hiç söyleyemediğim aşk şarkılarını unutmak istiyorum…

kemirgenli

Kendimden saklanırken ben,
Örtün üstümü.
Örtün seneler.
Örtün bedeller.
Örtün altında kalayım ben.
Örtsün üstümüzü,
Ya gök ya topraktan bir el…

haktan nuri..

"Seneler örtse belki,
Günler az geliyor,
On günler, yirmi günler
Sayılı günler.
Ya ayaklarımız açıkta kalıyor,
Ya ellerimiz.
Ama en kötüsü,
Aklımız açıkta kaliyor.
Bir delikten giriyor,
Kemirgen düşüncelerimiz."


Hadi bana uzaktan güzel bir söz söyle. Beni gördün, sanayım.

Birgün sanki yıllar önce terkedilmiş gibi mahzun,
eski çarşafların altında saklanmış,
yaşanmışlıklarıyla baş başa kalmış,
alelade eşyalarla özensiz doldurulmuş,
belki küf belki toz belki geçmiş kokan bir eve,
senin olduğunu dahi hatırlayamadığın bir anahtarla girersin. 
Donuk bir ışığı yakıp etrafına alıcı gözle baktığında sana tanıdık gelen hiçbirşey yokken,
yanlışlıkla konmuş gibi yerine yabancı bir menekşenin,
ölmemek için zamanla mücadele etmekten yorgun küçücük yapraklarının arasından,
sana hoş geldin dediğini görüp de sarsılırsın ya:
işte o an bunun gerçekliğine inanamayarak.
duyduğun sevinç tarifsizdir ya.
Bu tam da benim seni her görüşümde olduğu gibi.
ister fiilen,ister zihnen.
Ama her görüşümde olduğu gibi.

haktan nuri..

16 Mart 2012 Cuma

böyle olmasaydı

böyle olmasaydı..
Of course it was a disaster.
The unbearable, dearest secret
has always been a disaster.
The danger when we try to leave.
Going over and over afterward
what we should have done
instead of what we did.
But for those short times
we seemed to be alive. Misled,
misused, lied to and cheated,
certainly. Still, for that
little while, we visited
our possible life.
"jack gilbert"

bir başka ben
bir başka hayat
bin başka olsa da
sen ebed müddet sen...

haktan nuri..

15 Mart 2012 Perşembe

demek

yadigar
demek oradan gittin,
demek diğer oradan da.
demek bildiğim heryerden,
her andan ve hatıradan da gittin.
neden diye soramadığım bunca bizden gittin demek,
benden mi gitmek istemiştin aslında?
kim bilecek...
gittin demek,
hoşçakal bile demeden hem de,
ama yine de ve bencilce:
gitme...

yeterince sevdiğime inanmadın,
demek daha tekerrür etmeli acılar.
amaçsız ve pusulasız kalakaldım,
demek baştan tekerrür etmeli acılar.
oysa hazır değilken sen,
hem de görmeye beni bir daha,
gitme... "sakın ha"

haktan nuri..

2 Mart 2012 Cuma

sen görmedin diye..

Şimdi bir adam gördüm. 

Yaşlı ve yorgun bir adamdı.

Parmak uçlarından yalnızlık,sakallarından en derin teessür sızıyordu,

Eski bir bere takmış, kavruk bir yazı çantasını sıkıca tutmuştu.

Elleri titrerken tutulmayan tövbeleri de yerlere saçılıyordu.

Ne ben sordum,ne o söyledi ama ikimiz de birbirimizi acımızdan tanıdık.

O hatasının başlangıç halini,ben ise otuz yıllık çileyi çekmiş,bitmiş halimi gördüm.

Bana git onsuz yaşama sakın,benim gibi onsuz ölme dedi.

İşte böyle dedi.

Sen yoktun,sen görmedin diye söylemek istedim..

 haktan nuri..